Borges Defteri:Edebiyat-Plastik Sanatlar-Sinema- Müzik Eksenlidir...



KOZMİK KANTOLAR // ULUS FATİH


 


100 

(Jorge Luis Borges / Gün Doğumu) 

‘Sapkın evrensel gecede / fenerlerle çelişen / yitirilmiş süreklilik / sessiz sokakları incitmiş / titreşen bir kalp ağrısı gibiydi. / Korkunç tan atımının parıltısından / dünyanın paramparça olmuş ara sokakları. / Şimdi gölgeleri merak etmekteyim / ve sözsüz şafağın kükremesinden irkilmiştim / görkemli olasılığı gene yaşadım / Schopenhauer ve Berkeley'den / dünyanın duyumsayabildiği / bir bellek egzersiziydi... / ruhların düşledikleri, / temel yok, amaç yok, hacim yok. / Ve düşünceler / taşlar gibi sonsuz değiller / ama bir orman ya da ırmak denli ölümsüzlerdi, / öncelenen doktrinler / tan atımında  başkaca bir biçime büründüler / ve zamanın yürüttüğü batıl inançlar / ışık gibi sarmallaşan bir sicim olduğunda / gölge duvarları yiyip kemirecekti, / ama nedenselliğini büktüler / ve kaprislerini çözdüler: / Eğer o  şeyler maddeden uzaktaysa / ve eğer Buenos Aires çok sayıdaysa / bu saltıklıkla bir düş; / ruhta paylaşılan büyülerle dikilen, / bir an var. / Ne yazık ki varlığının bir hiçlik olduğu / ve şafağın o titreşen anında, / dünyayı da düşleyen bir kişi olduğunda / ve yalnızca geç saatlere kalanlar, / Sindirella ve zar zor çizilmiş, / aydınlıkların  resmi / diğerleriyle çok sonra anılacaklar. / Yaşamın sürüp giden uykusunda! / kırılma olasılıkları altında, / Tanrı'nın öylesine görünebileceği zaman / tüm yapıtlarını, tüm yaşamını öldür! / ama yine de dünya kurtulacak. / Işık kirli renklerin bulgusundan geçer / ve bazı pişmanlıkların karaltısından / günün yeniden doğuşunun suç ortaklığında /  yuvamı aramaktayım, / beyaz karanlıkta şaşkın ve buzulumsu, / bir kuşun sessizliği gibi dururken, / bütün geçen geceler, /  bütün gözler körlüğünde kalmıştı...’ 

 

‘T Günü inovasyonların sesi, yok oluşun izi gibiydi. Mavi yalaz, siborgların gözlerinde ışıdı. Diyagonal iyot, frontotemporal diyotta durmaksızın eridi. Grafen ve üçlü kombinasyonlar, sarı nimbüsten indiler ve yeşil bulutsuda, imparator Bitcoin sessizce belirdi... 

Hadronlar, kompozit ve Hunlar el ele verdiler; polimerler nanotüplerden geldiler. Manastırlar gül sunağı. Kablolar kinematik, pota pensi matematik. 

Palimpsestler, neptünel difüzyon ve bünzen beki çemberi aydınlatırken; demir yatağanlar ve erlanmayer tepelerden indi, kınlarını kuşandılar.  

Sanal Mansur'dan, Trombosit kıstağının varyantlarına girerek,  Feldispatlar Panayırı'na doğru açıldılar... 

Treveris yakasında, Arriancılar kentlerden silindi. Erfjord ve Nutrialılar aya girip saklandılar ve ıssız Trianglum'dan, kandiliyle beklenen geldi. Auguste Comte elini sıkarak, iris buyruğuyla, obsidien çarkı çevirdi. Lumen naturea görünmezlik bisikletine bindi ve ak deliklerde yitip gitti… 

M.S 3000'de, Ölüler Ülkesi'nde; Son İç Çekiş Yıldızı'na yakın Nötron Köyü'nde, Akilea Konsülü böyle seçildi!..’ 

Gerçekte bir uvertür değildik biz, bir insangildik...  

‘Andromeda’nın kurt deliklerinde geziniyorduk, kum zambakları ve palyaçolardan başka bir şey görünmüyordu, gezegenler, muavinleri haydi süt yoluna giden var mı diyen minibüslerle  doluydu, şaşkınlıktan küçük dilimizi yutuyorduk,  ‘Günahların Venüs’ünde Podyumun Güzelleri, Tanrılar ve Melekleri’ diye bir afiş gördük, sanırım  bir filmin tanıtımı içindi, bir ara karşı şeride geçtik, ıssız ve ürkütücü bir otoyol göz alabildiğine uzanıyordu, birden Frida’yla Troçki’yi el ele gördük virajda, el salladılar, çok önceleri bir tura katılmış ve burada yaşamaya karar vermişlerdi belki de, arkalarında Tagore ve bayan Gandi vardı,  ışık katarları ve mekatronik kervanlar hızla gelip geçtiler,  ısı duyarlı galaksinin ayı, bir yokuşun başında parıldıyordu, ne kadar da sarı, aşağıda bir ova uzanıyor, papatyalar ve güz mısırlarıyla dolu sanalitik tarlalar göz alıyordu… 

Güney Haçı önümüze çıktı birden, yolunu şaşırmıştır dedik içimizden, Arslan Yürekli Rişar ve arkadaşları dev bir hologramda savaşıyor, yetkililer anılarınıza buyrun diye gülümsüyorlardı, hepimizin eline hortensiya çiçeği ve birer defne dalı tutuşturdular, mavi gezegene duyduğumuz özlemin hafiflemesi için sunulan ritüel ve kibarlıklar derken, samanyolunu andırır kağnılar dizisi ve Prokyon’u anımsatan ışıltılarla, öküz çiftlikleri göründü uzaktan, Kuğu takım yıldızından gelen dansçılar ve şarkıcılarla bir düğün izledik yol boyunca, Truva benzeri bir kent vardı ilerde, biri dedi ki sıkıldım ben, göğün altında yeni bir şey yok dedikse, bu kadar da olamaz diye tur operatörüne çıkıştılar, neyse ki bir tür Polaris güneşi içimizi ısıttı da tartışmalar kesildi, bir parsek boyunca sürebilen aşklar ve yürekte gelincik çiçeği var şarkısıyla avunur olduk… 

Andomeda’nın kolhozları ve gecekonduları ilgi çekicidir dediler ve dümeni oraya çevirdik, yıldızlar üstümüze çiseler gibi dökülüyordular, it yağmuru dedi biri, hangisinin kuyruğu kar yağışlarından, hangisi altın sarısı belli değildi, çok uzaklarda, Orion’un dumanları arasında kaçışıyordu ceylanlar, Kuiper kuşağında ışıksı faytonlar sıkça duruyor, yolcular bir bir iniyordu, sağolsun tundraları özendiren planetler ve uçsuz bucaksız boşluklardan başka bir şey olmayan Andromeda’dan neredeyse tüm evren görünüyordu, henüz düşüncem serebrale inmemişken, evrenin Sibirya’sına hoş geldiniz dedi biri, Merkür güneşe doğru bağırıyor ve nükleer fisyonların engelliyor duyumları diye haykırıyordu, bu kez Hermes güneşin aşkıdır diye fısıldadılar, önünde posta güvercinleri ve sütten ak kuğuları vardı. 

Neptün denizinin azgın dalgaları ve Zeus’un kıskançlıkları diye bir balat söylüyordu koromuz, dünya ne kadar mavi diye hayıflanmadan edemedik, çünkü ışık hızında giden planörümüz, o kadar uzaklardan görseller izletiyordu ki bize, güneşin altın okları son derece büyüleyiciydi, görüntü Jüpiter’in karanlıkları ve uzaklarda Mars savaşçılarının siluetleriyle sürüp gidiyordu.  

Beyaz karanlık  Uranus’u örtüyor, yüzen morslar, deniz atları ve kutup ayılarını görebiliyorduk, tardigratlar gezegeni, gel git içinde salınıyor, gri varlıklarla, birkaç gergedan kara yazgısına ağlıyordu. Bir ara Satürn’ü tacını çıkarırken gördük, Hera Zeus’unu başka yıldızlara yollamış ve Satürn’le sevişeceği tutmuştu anlaşılan.  

Bir kampana çaldı tüm uzayı çınlatan, uzak varlıkların gözlem saati gelmişti sanırım, nereye gitsek yöntemler aynıydı, örneğin Pluton güherçile içebiliyor, bütün yıldızlar sise bürünüyordu, biri aniden  ayağa kalktı, kozmosun Nemesis’i kızıl yıldızlarıyla öç peşinde diye bağırıyor, göz yaşlarını tutamıyordu. 

Bir sürü sergüzeştin içinde, gezinin sonuna geldiğimizde anladık ki, Andromeda, samanyolunun versiyonu, uçsuz bucaksız bir seyyareler cenneti ve bir ‘Büyükada’ içinde Solarisler, Sisleycikler gibiydi.   

Çehov oyunlarında duvarda silah asılıysa patlamalıdır der!.. 

Uyandığımda gün ağarmıştı! 

İnsanlar işine gücüne yetişmek için çoktan yola düşmüştür derken…  

Andromeda birden patladı!..’ 

ULUS FATİH


Independent Literature Journal (Portal) from Turkey

***


Link:

  • FELSEFE NOTLARI
  • 2-felsefe-notlar
    Felsefe Notları; Akşamın sisiyle şafağın ışınları arasındaki ses. Herkes için, Kimse için !

    ***


    P.E.N/TURKEY

    ***


    Hür Yumer
    1

    ***


    ÖMER SERDAR
    mer-serdar

    ***


    ORUÇ ARUOBA
    oruc-aruoba-yasamini-yitirdi-737945-5

    ***


    artist-15
    Enis Batur
    "Benim burada durduğuma bakmayın genç yoldaşım: Burada değilim ben artık, gövdem çürümeye şimdiden başladı, ruhum uçtu ve adresini bilmediğim bir dala kondu..."-E.B

    ***


    Leon Felipe
    batuhan-alpugan-leon-felipe1

    ***


    ***


    TELGRAFHANE,SANAT
    Sanat ve Edebiyat

    ***


    MURAT GÜLSOY
    Murat GÜLSOY | 602. Gece [Kendini Fark Eden Hikâye]

    ***


    ÜÇ RENK
    Üç Renk: renkler, düşler, farklı bir deneyim ve üretim!..

    ***


    Kerem Kamil Koç(SubCulturia)
    kkk
    SubCulturia:"New Media Theory Group" Projesini destekler..."

    ***


    Oğuz Atay/Arşiv
    o-uz-atay
    Oğuz Atay / Arşiv (Borges Defteri'nin bu arşivde yer alan önemli belgesi. İlk kez "defter" yayınladı bu belgeyi)

    ***


    Şair Çalışıyor/dergi arşivi
    Şair Çalışıyor/Dergi Arşivi

    ***


    Şiir Penceresi
    "Bir başka bakmak için..."

    ***


    Bachibouzouck/net edebiyat dergi arşivi
    Bachibouzouck/net edebiyat dergi arşivi

    ***


    ***


    Mustafa Nazif Fotoğraflar
    Sanat-Fotoğraf

    ***


    "Biri Dergisi- Mustafa Ziyalan
    Sanat-Edebiyat

    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***