Borges Defteri:Edebiyat-Plastik Sanatlar-Sinema- Müzik Eksenlidir...



Doğum Günün Kutlu Olsun Şair.../ defter





"Ağaçlar tanıyoruz, sanrılar ve geceler, karanlıktan söküp gelen, sağnağın ürkütücü yeşili beslediği güzden güç alarak gölü kuşatan. Birdenbire oluyor herşey: Yürürlükten kalkmış acı silkiniyor usun zincirinden  ve havalanıyor çözümlenemez içimizin kuşu, yağmura doğru,
çarparak havayı
yüzümüzde açılan çiçeğine yanarım..."

Enis Batur - Ölüdoğa'dan alıntı.


Onun deyimiyle "Pus, sis, alaca" ortamda, havaya "sesleri, harfleri, bomboş bir çiviyle" çizenler arasından ve de sayıca azalan  ve geriye kalan umutlarımız için sadece sağlık ve de sağlık diliyoruz.
Doğum günün kutlu olsun defterin  yol feneri Enis Batur.  

defter


Yaşam ve Çağrı...// A.Ahıska




"Senden öğrendik: gerçeklik ve yetkinliğin aynı şey olduğunu,
Senden öğrendik: Tanrının düşünen bir varlık olduğunu,
Senden öğrendik: sevdiğinin yok olduğunu hayal eden varlığın kaybedeceğini,...
Senden öğrendik: Kin beslediği şeyin yok olduğunu hayal eden kimsenin sevineceğini.../ Sufi."

Sevgili Sufimiz, defterin hafızasında kayıtlı olan bu kısa yazıyı, sevgili JM’ye hitaben yazmış, hani o karşılıklı yazışmaların, yanıtların kesildiği zor dönemde  ve  bir de sorular yumağı bırakmıştı: "Neredesin?" ve…
İnsan yaşamında bazı kimseler var, gönül ister ki hep var olsunlar, hiçbir iş yapmasınlar sadece yazsınlar, yazının kutsallığı ve de aslında ne denli zor bir iş olduğunu anımsatan yazarlar. Yoksa bu denli büyük bir uyaranlar çemberi içinde sınırlı zamanımızı her çerçöpe harcayacak zenginlikte değiliz. İsabetli yazar-kitap-yazı seçimi eskiden de önemli idi ama Android Çağda bu işin önemi bin misli arttı. Görsellik ve kimi zaman korkunç boyutlara varan   sığlık fırtınası ve  bombardımanı, politik  ve yüzeysel kültür çıkışların toplum ruh sağlılığını tehlikeye sokacak ölçütlere varması herkesin işini zora sokuyor. Bu yıkıcı tsunamiden kim sağ kalırsa bizimdir hikayesi adeta. Sevgili JM’nin Sosyolog Dicle Koğacıoğlu’nun o iç sızlatan gidişinden sonra yazdığı yazıda dile getirdiği “Ruh Cerrahisi”  terimini bugünlerde çok düşünür oldum. “İşin sınırı masumiyet karinesini de geçiyor. “Masumiyetin” yok edilmesi gerektiğini söylemek etik açıdan yanlıştır, çünkü yok edilmesini söylediğiniz an dile getirmiş oluruz. Bazı yanlış bohça toplayıcıların böyle ulu orta masumiyetten bir dolaysızlık gibi söz etmeleri mantık açısından küstahlıktır. “Uydurulan akıl krizi kavramını hangi masumiyetinize sığdırmayı düşünüyorsunuz?” gibi bir kuşkuyu da kimse dillendirmiyor. İnsan başkasını kavramaya, anlamaya yönelirken biraz estetik duyarlılığa sahip olmalı diye düşünmekten kendimizi alıkoyamıyoruz. Ya da anladığı o her neyse oracıkta uçup gidiyorsa bunun neresine güvenebiliriz. Acaba bu çevreler yaşamları boyunca “Ruh Cerrahisi” kavramını hiç duymadılar mı?”-Jm'nin Dicle Koğacıoğlu için yazdığı “Gördüğün düşler, kuyu ve sarkaç” başlıklı  yazısından-defter arşivinden alıntı)
Sonra bir bakarız ki iş cerahate(yaraya) dönüşür, şimdilerde düşünüyorum, aslında ne güzel yanıtlamışsın Sufi’m :"Rüzgar seni sarmalayacak
ve yaşamı bir şarkıyla çağırma
fırsatın olacak…"

Yaşam ve türkülerimiz
Yaşam ve ses
Yaşam ve yazı
Yaşam ve fırsat
Yaşam ve çağrı,

                              
ister inan, ister hiç inanma: özlemle!

A. Ahıska


Şiir, Karga, Soru!..// Sufi.



Diyorum, kendi kendime, hafif sesle:-kirli şeyleri unutmalısın.
-Ama nasıl?
Boş ver şimdilik, söylerken söz ölüyor.
Sonra bakıyorsun hiç kimseden, hiç kimseye esmiyor rüzgar,
İçimize-dışımıza ve acıya inat şairin adı üzerinde
 kırılan sular kan oluyor, ciğerimizi dolduruyor.
Şiirin, Şairin gücüne-hala- inanlardanım. Şair dostlarım
bu görüşümü her ne kadar (özellikle bu günlerde)  benimsenmeseler de.
Küskün kaldırımların adı olsa da şiir, elin maskarasının maskarası
olsa da, şırıltısı hala yakın düşüyor şiir sularının.

Şehrin büyük yalnızlıklarından sıkılsam ne çare?
Benim derdim bol gömlekli yaz derdi-özlemidir.
Gecenin en olmadık yerinin sızlaması gibi.
Oysa bak işte hayat devam ediyor.
"Biz biliriz birbirimizi" der eski dostum, ben ilave ederim:
hiçbirzamansöylenmeyeceksözlerikırarımkantaşıyla!

Bir Karga!

O karga var ya,
hani camın önündeki ekmek kırıntısına konan, belki ona sormalıyız
Bilmemize rağmen ya da tutalım ki  hiç bilmiyoruz, senin rengin ne?
Bana-bize yeni bir şey anlatır mısın sevgili karga?
Bu "kaynakları çoktan kurumuş deniz yalnızlığı için söylenecek en dokunaklı
şarkı olurdu" gibi bana göre sıradan bir cümleye bile sığmayacak
tutkulardan geriye kalan önemli bir parça olurdu.

Edip Cansever voltajında, akım gücünde bir  yanıt gerekiyor, oysa karganın dili yok!
Dili var, biz çözemiyoruz!

"Çiçekleri sulasan,
kurumuş yaprakları kessen
sözgelimi tırnaklarını yemesen
akşamları erken yatsan iyi olur…"

Edip Cansever-Çiçekleri Sulasan şiirinin giriş bölümü
(tamamını ezberlemediğim için yazamadım Edip Cansever'in büyük ruhu  kusura
bakmaz umarım, kitap yanımda değil)

Sevgili Karga,
Bu günlerde-gecelerde "erken" yatıyorum, doktorum önerdi,
biraz gömüldüm içime
ama şu defteri okurken
aşkların yalnızlıklara benzediği bir kentten bir kente giderken
oluşan anıların rengine dalıyorum sanki…
Diyorum ki o anıları nereye bırakılmalıyız?
Üstelik böyle bir emanetçimiz varken.
Yeniden ayrılık türküsünü söylüyor gece kuşları-kulağıma
şehir hatlarının bütün vapurları yaşlanıyor zihnimde,
 kibritim nem kaptı bu günlerde sevgili...
o deli, divane şulesi inan ki yok artık.
gerçeğin yüzünü, zamanın anlamını anımsamak istemiyorum bu günlerde.
ah, benim şu ömrüm
omuz başında hep bir cellat gölgesi taşıyıp, iplere serilmiş, kim
nereden bilsin,
yenilmiş yanımı....korkuyorum bu kez.
Nasılsın?



Sufi.


MUTLU MEZARLIK!../ defter






MİNİMALİSTİN DUASI // Şafak Çubukçu





TASVİR-İ ŞİKAYET


İkiye ayrılır yaşam
bir camın ardından
kendi başından geçenleri izlersin
senden başka biridir sanki
tek başına yürüyen şu adam
her gece uyuduğun ev bile
bir başkasının evine dönüşür
anlamaya başlarsın ki
senden başkası yapamazdı
yaptıklarından daha kötüsünü
düşünceyi kemiren kendine yönelik öfke
tasmasından sürükler imgelemini
sözcükler tükenmiştir oysa çoktan
ve masum simetri özlemine bile izin vermez
kumlarda ışıyan başıboş sandalyeler.
Acılar uzamı teslim almışsa eğer
Tanrı bile kapatır bütün kapıları
yüzümüze hemen.


MİNİMALİSTİN DUASI

 Uyuklayan korlara dalıp
ortaçağ dokumaları üzerine
konuşmak istiyorum
çektiğim acılar
ellerimde tuttuğum
bir buz kalıbı gibi
içimi titreten somut bir gerçeklik
olsun istiyorum
ve Tanrı
hasır koltuğun altına koyduğum
biraların
ısınmasına izin vermesin istiyorum.

 Şafak Çubukçu 




Independent Literature Journal (Portal) from Turkey

***


Link:

  • FELSEFE NOTLARI
  • 2-felsefe-notlar
    Felsefe Notları; Akşamın sisiyle şafağın ışınları arasındaki ses. Herkes için, Kimse için !

    ***


    P.E.N/TURKEY

    ***


    Hür Yumer
    1

    ***


    ÖMER SERDAR
    mer-serdar

    ***


    ORUÇ ARUOBA
    oruc-aruoba-yasamini-yitirdi-737945-5

    ***


    artist-15
    Enis Batur
    "Benim burada durduğuma bakmayın genç yoldaşım: Burada değilim ben artık, gövdem çürümeye şimdiden başladı, ruhum uçtu ve adresini bilmediğim bir dala kondu..."-E.B

    ***


    Leon Felipe
    batuhan-alpugan-leon-felipe1

    ***


    ***


    TELGRAFHANE,SANAT
    Sanat ve Edebiyat

    ***


    MURAT GÜLSOY
    Murat GÜLSOY | 602. Gece [Kendini Fark Eden Hikâye]

    ***


    ÜÇ RENK
    Üç Renk: renkler, düşler, farklı bir deneyim ve üretim!..

    ***


    Kerem Kamil Koç(SubCulturia)
    kkk
    SubCulturia:"New Media Theory Group" Projesini destekler..."

    ***


    Oğuz Atay/Arşiv
    o-uz-atay
    Oğuz Atay / Arşiv (Borges Defteri'nin bu arşivde yer alan önemli belgesi. İlk kez "defter" yayınladı bu belgeyi)

    ***


    Şair Çalışıyor/dergi arşivi
    Şair Çalışıyor/Dergi Arşivi

    ***


    Şiir Penceresi
    "Bir başka bakmak için..."

    ***


    Bachibouzouck/net edebiyat dergi arşivi
    Bachibouzouck/net edebiyat dergi arşivi

    ***


    ***


    Mustafa Nazif Fotoğraflar
    Sanat-Fotoğraf

    ***


    "Biri Dergisi- Mustafa Ziyalan
    Sanat-Edebiyat

    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***


    ***