Published Pazartesi, Mayıs 28, 2012 by borges defteri. 
"Kör bir rivayettir yazgı, gün gelir ona inanırım. Uçup gitmeden sudaki yazı, onu düşebilmek için görmeyi, içgörmeyi de bilmek gerekir. Saydam bir otağ kurdum o güz, kendimdeki harflerden erden alfabe kursun. Uçup gitmesin mürekkebimdeki mürekkep yazı.. " // Enis Batur –Gri Divan
Geçirdiği kalp ameliyatından dolayı sevgili şair, yazar Enis Batur'a en kalbi geçmiş olsun dileklerimizi sunuyor, sağlıklı ve yaratıcılıkla dolu nice uzun yıllar diliyoruz. Enis Batur, edebiyatımıza ve kültür ortamımıza daha nice değerler katacak.. Kalbin her daim gür vursun ey şair...Yanındayız...
BORGES DEFTERİ MODERASYON GRUBU
Published Salı, Mayıs 08, 2012 by borges defteri. 
Damla / Şafak Çubukçu
Yağmur sonu damla’nın
damla olmaktan vazgeçme niyeti
bir zamanlama hatası.
Oysa kimse söylememişti ona bugüne dek
bu varlık-duvarının
ancak yağmur yağarken aşılabileceğini.
Ey yalnızca kendine ağlayan göz!
kuyuya düşen Yusuf’u düşün
yağmur bir damla,
damla bir yağmur olacak denizde o anda.
***
Siyah Beyaz / Mustafa Nazif
doluyla boş hiç bir zaman,
uyuşmuyor anlarsın ya; doldurup
boşaltsan da nafile, almıyor.
bir terslik var bu işte. tıpkı
evdeki hesabın çarşıya,
çarşıdaki hesabın
hiç bir yerle uyuşmadığı gibi.
yalandır siyahla beyazın birlikteliği
kalın bir çizgiyle ayırır hayat.
inceden dokunuşlarla der ki,
bak budur bendeki anlayamadığın yanlarım.
denize, işte o kadar uzaklara
sırf bu yüzden bakıyorum.
bakmaktan öte, dalıyorum.
işte böyle kalın bir çizgiyle,
ayırıyor hayat,
bir bakış ile dalış'ın farkını.
işte bu kadar anlaşılmıyorum;
beyazın içindeki siyahı
siyahın içindeki bütün renkleri
renklerin içindeki bütün âlemleri
anlamayan yüzlerdedir sanıyorum,
bir bakıştaki kerameti.
dokunan yanları var hayatın doğrudur
bu acı bütün kanayan yanlarıyla
sizin de sol yanınızı sızlatıyor
anlamıyorsunuz ne kadar acıttığını
arkanızı dönüp gidiyorsunuz / ve
geriye dönüp baksanız da nafile,
siz hep gidiyorsunuz,
ben hiç kalmıyorum…
***
Sanki Anlamıyorlar/ Enis EN
Anlamıyorlar,
saçını neden sattığını,
hatta burnunu,
aldığın soluğu,
teninden geriye kalan tüm mirasını.
Ve işte bu resim sana ağır geliyor
bir dalga üzerindeki tabut misali.
gülme,
tıpkı “benim” gibi,
asla
farkına varmayacaksın,
zira iki sözcük adasında huzur diye bir şey yok!
ama eğer yapabiliyorsan,
öte yarını maviden iste!
: - “öykü benden”,
: - ‘gecelik senden’!..