
Ekim 1469 ve yeni felsefi denklemeler
Platon'un İstanbul-Floransa arasındaki seyrüseferi!..
Bizans’ın kapı anahtarları 29 Mayıs 1453 tarihinde Osmanlı ordusu tarafından değişikliğe uğradığı ve bir dönemin tamamen sona erdiğini tarihin hafızasına kaydeden Sultan Fatih o ince zekasıyla bir şeyin çok iyi farkındaydı, içine ve de dışına adım attığı yorgun bir uygarlığın mirasını korumak, kollamak gerekliliği. Ergenlik yıllarında eğitimini aldığı, tamamladığı Rumca-Grekçe, Farsça, Arapça dilleriyle beraber bu dillerin tarih-felsefe-edebiyat birikimine de o dönemin koşulları çerçevesinde kapsayıcı biçimde vakıftı, o bir gerçeğin daha bilincindeydi -Bizansın felsefe alanındaki gizli hazinleri-...Grekçe temelli ve daha ziyade antik yunan döneminden beslenen ama kendine özgü yorumları da getiren birikim mantık bilimi meraklısı genç bir zihni de tırmalıyordu. Fatih’in adım attığı kent(o dönemdeki adıyla:Konstantinopolis) Justinyen dönemin parlak sayfalarını kapatmıştı ve kent kütüphanelerinin parlak-donanımlı zamanı gerilerde kalmıştı, 1203 yılı Latin istilası(1261’e kadar devam eder) kentin tüm kültürel-politik kodlarını temelden tahribata uğratır. Bu saldırı Emevilerin 722 yılındaki saldırılarıyla kıyaslanamaz ölçülerde tahripkardı, Emeviler(I.Velid dönemi) kentin sadece Galata bölgesine girerek bugünkü adıyla Arap Camii inşa ederler-(hala sessizce bir kıyıdan İstanbul tarihini izler durur), kısa bir süre sonra I.Velid ordusu geri çekilir ardından 782 yılı Abbasi dönemi ve kentin tümden haraca bağlandığı yıllar da tarihin belleğinde yer edinir. 1437 yılında Cenovalıların "fetih" denemesi yenilgiyle sonuçlanır ama Cenovalılar kentin kütüphanesi ve kültürel birikimin bir kısmını yağmalamaktan geri kalmazlar, sonraki zaman dilimlerinde geriye kalan önemli arşivler ise Bizans yönetim kademesi ve üst düzey yetkililer tarafından İtalya’ya gönderilir, yani Sultan II. Mehmet Fatih’in o çok arzuladığı ve okumak için can attığı ve o güne kadar eksiksiz olarak korunan Platon külliyatı o kente girmeden kısa bir süre önce Floransa’ya kaçırılmıştı. İstanbul’dan kaçırılan bu çok önemli felsefe arşivi Floransa’da Marchello Fi Chino’ya teslim edilir, aynı zamanda antik Grekçe dil uzmanı da olan Chino bu eşsiz hazineyi (anlaşılır bir dille) çevirmek için tam 16 senesini verir ve Ekim 1469 yılında Platon'un tüm yapıtlarının çevrilme işinin bitişiyle beraber Avrupa başka bir çağın eşiğine dayanır.
Aristo-Platon-İbn-i Rüşt , İbn-i Sina’nın önce Latinceye sonrasında sırasıyla Fransızca, İngilizce, Almancaya aktarılışı Avrupa aydınlarının önünde yepyeni bir ufkun müjdecisi olur. Unutmayalım ki Batı'lı aydınlar ilk kez Platon'un adını 12.Yüzyılda ilk kez Batı dillerine çevrilen
İbn-i Sina'nın "Sofistik Deliller" ve "Yorum Üzerine", ve diğer felsefi yazılarında okudular, tanıma fırsatı buldular...
Böylece Platon'un asırlar süren o tuhaf arşiv yolculuğu 1469 yılında son bulur.
Topkapı kütüphanesi hala çok değerli belgeler ve el yazma kitapları barındırıyor, Leonardo Da Vinci'nin kısa notlarından-el yazılarından tutun, büyük Doğu şairlerinin nerdeyse ölümleriyle eş dönemli el yazma yapıtlarına kadar tümü bir adım ötemizdeler, saray müdürü Sn.Ortaylı'nın çığlığını duymamak mümkün mü?
-"bu zengin ve eşi-benzeri bulunmaz arşiv, meraklı araştırmacı veya okurlarını ağırlamaya her zaman hazırdır, ama nerdeler?"
İlber Ortaylı hocamız da bilirler elbet "bir şimşek ve sonrası gece" masalını, bu kent ve onun mirasını daha o ilk adımda korumayı düşünen genç (21 yaşındaki dahi bir komutan) şimdilerde hüzün ummanında mı gark? Bu kent hala insanı büyüleyen aşktır, işte o aşktır ki bugünlede kentin 8000 yıllık tarhinden hepimizi tekrar selamlıyor.
Yetenekliler eskiden şehzadelere hizmet etmekten gurur duyarlardı, ya şimdilerde?
Düşlerini paylaşan ve aklının perdesini kalenderce kaldıranlar saygı görüyor.. güzellik yürekte arzulanmalıdır, gözde değil. Ama gelin görün ki o arşivlerin hala zarfı da mazrufuda çok güzel..ne yazık ki sinema yönetmeni Bilge Ceylan'ın deyimi ile "çok yalnız"..
Saygıyla,
BORGES DEFTERİ